10 Ekim 2008 Cuma

Bu durak nereye gitmez?

Sevgili Blog ve bunu okuyan herkes,
Herşeyin heryerde kolaylıkla bulunabildiği ilginç bir devirde yaşıyoruz artık. Belki bazıları için heyacan verici bir durum olabilir ama benim için ilginç, çünkü ben kendimi değişimin hergün daha da hızlandığı bu sürecin başından beri bir tanığı olarak belki de eski kafalı buluyorum kendimi bazı konularda. Yetişmek zor oluyor bazen benim için. Ama sonradan düşününce de görüyorum ki doğduğumdan beri de böyleydim hani... İşte bu yüzden düşündüm, dedim ki kendi kendime.. Hande ne ararsan var internette, orda burda, bloglarda forumlarda. Bunları zaten okuyorum, neden kendi bloguma koyayım ki, bir de üstüne yorumlar yapayım ki? Bu beni sadece kendi gözlerimden görüp kendi beynimde nasıl yorumladığımı bu sayfaya yansıtmaktan öteye geçirmez. Amacım haberleri sunmak değil, neler oluyor bitiyor bunları aktarmak hiç değil. Bunu yapan ve hakkını da vererek yapan birçok kişi zaten var. Var olan bilgileri bir de ben süsleyip aynı şeyleri konuşmak değil amacım. O yüzden baştan söyleyeyim amacın bişiler öğrenmekse ve gerçek bişiler arıyorsan, durma, koca internet ayaklarının (parmaklarının) altında, gezmeye devam et, pas geç beni. Bu durak başka bir durak. Hiç düşündün mü bu girdiğin internet denizinde sörf yaparken mesajlar bombardımanına tutuluyorsun, gizli bir akıntı ile aslında sürükleniyorsun, o kadar bilgiden bilgiye koşarken beynini bunlarla doldururken aslında nasıl da yoruluyorsun. Peki burda ne var? Bu sayfa dışa doğru değil içe doğru bir seyahat planlıyor. O yüzden bir tek burda bulabileceğiniz şeyler yer alacak. Yani tamamen benim aklımdan geçen şeyler. Milyonlarca şeye internette ulaşabilirsiniz, bu konularda insanların yorumları aracılığıyla yarattıkları imajlardan düşüncelerine ulaşabilirsiniz, tüm o gürültü ve karmaşanın yer aldığı sesler kelimelere dökülüp de bilgisayar ekranınıza gelebilir. Ama gerçekten iletişim kurulan şey artık bundan ibaret oldu. Gerçekten bir insanı tanıyabilir misiniz? Tanıdıkça da aslında kendini tanımaya da yaklaştığını görebilir misin? Yalnızlaşmaya başladığımız bu çağda gerçekten sesimizi duyurabiliyor muyuz? Kendimize ve başkalarına ne kadar dürüstüz? O kadar meşgulken beynimiz, herşey etrafımızda uçuşurken gerçek tanışmalar yaşayabiliyor musun ki? Aslında konular farklı gibi görünse de yaşanan duygular hep aynı, aslında hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz, ama duyamıyoruz. O yüzden de başkasında gördüklerimizi kendimizinkilerle bağdaştıramıyoruz. Herkesin kendi içinde yaşadıklarının ortak olduğunu göremeden, birbirimize yaklaşacağımıza birbirimizden uzaklaşıyoruz. Ben de burda kendimle yaşadığım hesaplaşmaları dürüstçe ele alıp, sessizliğin içinden çıkan konuşmalarımı yansıtacağım sadece. Ve inanıyorum ki çoğumuz da bunları hep düşünüyoruz. Konular nerden nerelere geçer ben de henüz bilmiyorum, çünkü benim de sessizken ve yalnızken neymiş diye düşünmem gerek, fark etmem gerek. Blogla beraber ben de kendimi şaşırtabilir miyim göreceğiz..